Doğum ve Cilt Çatlakları Tedavisi !
Lazerle Çatlak Tedavisi
Cilt Çatlağı Neden Oluşur?
Cilt çatlakları, vücudun değişik bölgelerinde kilo artışı nedeniyle, derinin alt dokularında yoğun ve sürekli gerilme sonucu ortaya çıkmaktadırlar. Derinin gerilmesi derideki bazı hücrelerden kimyasal maddelerin ortaya çıkmasını tetiklemektedir. Bunun sonucu olarak alt derideki kollajen ve elastik lifler zarar görmektedir.
Cilt Çatlağı Ne Zaman Görülür?
Hamile bayanlarda karın ve göğüslerde, vücut geliştirme çalışanların omuzlarında, ergenlik çağında ani gelişen vücut bölgelerinde ve aşırı kilo alanlarda oluşabilmektedir. Ayrıca uzun süreli ağız yoluyla veya sürerek kortizon kullanımı ve vücutta fazla kortizon üretilmesine neden olan Cushing hastalığında deri çatlakları gelişmektedir.
Cilt Çatlağı En Çok Kimlerde Ortaya Çıkar?
Cilt çatlağı kadınlarda daha çok ortaya çıkmaktadır. Hamile bayanların %90 ’ında, ergenlik çağında genç kızların %70 ‘inde, ergenlik çağında özellikle spor yapan genç erkeklerin %40 ‘ında deri çatlağı görülebilmektedir. Cilt çatlaması daha çok ergenlik çağındakileri, hamile bayanları ve böbreküstü bezleri fazla çalışanları etkilemektedir.
Cilt Çatlamaları Nasıl Gözükür?
Erken cilt çatlağı pembe renkli ve kaşıntılı, çizgi şeklinde ciltte kabarıklık şeklinde ortaya çıkar. Zamanla cilt çatlağı beyazlaşır ve deriden çökük hale gelir. Değişik uzunlukta ve 1-10 mm genişlikte olabilir. Bazı çatlaklar zamanla hafifler ve kaybolabilir.
Cilt Çatlamasında Vücudun En Çok Hangi Bölgesi Etkilenir?
Hamilelerde karın ve göğüsler etkilenir. Ergenlik çağında, erkeklerde koltuk altı, uyluk bölgesi ve kuyruk sokumu, kızlarda kalça ve göğüsler etkilenir. Ancak vücudun değişik bölgelerinde diz arkası, üst kol gibi görülebilir. Uzun süreli kortizon kullanımında, cilt çatlağı daha derin, geniş ve yaygın şekilde ortaya çıkabilmektedir.
Cilt Çatlak Tedavisinde Hangi Kremler Kullanılır?
Çatlak tedavisinde etkili olduğu bilinen ve maddeler ciltte kollajen ve elastini arttırarak etkili olabilir. Özellikle A vitamini içeren kremler düzenli olarak 3-6 ay kullanıldığında oldukça etkili bulunmuştur. Bu kremlerin cildi tahriş edebilmesi nedeniyle gün aşırı veya haftanın belli günleri kullanılması gerekebilir. A vitaminli kremler dışında C vitaminli, meyve asitli, peptidli, büyüme faktörlü, kök hücreli ve antioksidanlı kremler de denenebilir.
Cilt Çatlak Tedavisinde Hangi Lazerler Kullanılır?
Cilt çatlağında lazer, ışık ve radyofrekans tedavileri oldukça etkilidir. Özellikle fraksiyonel lazer ve fraksiyonel radyofrekans en etkili tedavileri sağlar.
Fraksiyonel Lazer ve Radyofrekans ile Çatlak Tedavisi Nasıl Yapılır?
Bu tedaviler 3-6 hafta ara ile en az 4-6 seans yapılmalıdır. Alınan yanıta göre tedavi seansları artırılabilir.
Fraksiyonel Lazer ve Radyofrekans ile Çatlak Tedavisinden Sonra Ciltteki Belirtiler Nelerdir?
İşlemlerden sonra uygulanan cihaza ve bölgeye göre deride 1-10 gün süren kızarıklık ve kabuklanma olabilir. Cilt çatlağında uygulanan ve etkili olduğu belirtilen lazer ve ışık sistemleri uygulanırken, esmer tenli kişilerde deride lekeler kalabileceği için dikkatli olunmalıdır. Fraksiyonel radyofrekans ile her ten rengine uygulama yapılabilir.
Cilt Yenileme Yoluyla Çatlak Tedavisi Yapan Yöntemler Nelerdir?
Cildi yenileyen PRP- kök hücre, mezolift, dermaroller, mikrodermabrazyon ve kimyasal peeling gibi yöntemler kollajen ve elastini arttırdıkları için çatlak tedavisinde kullanılabilir. Bu tedaviler lazer-ışık-radyofrekans tedavileriyle birlikte veya dönüşümlü kullanılarak çok daha başarılı sonuçlar alınabilir. Genel olarak yan etkisi olmayan yöntemlerdir.
Cilt Çatlağı Neden Oluşur?
Cilt çatlakları, vücudun değişik bölgelerinde kilo artışı nedeniyle, derinin alt dokularında yoğun ve sürekli gerilme sonucu ortaya çıkmaktadırlar. Derinin gerilmesi derideki bazı hücrelerden kimyasal maddelerin ortaya çıkmasını tetiklemektedir. Bunun sonucu olarak alt derideki kollajen ve elastik lifler zarar görmektedir.
Cilt Çatlağı Ne Zaman Görülür?
Hamile bayanlarda karın ve göğüslerde, vücut geliştirme çalışanların omuzlarında, ergenlik çağında ani gelişen vücut bölgelerinde ve aşırı kilo alanlarda oluşabilmektedir. Ayrıca uzun süreli ağız yoluyla veya sürerek kortizon kullanımı ve vücutta fazla kortizon üretilmesine neden olan Cushing hastalığında deri çatlakları gelişmektedir.
Cilt Çatlağı En Çok Kimlerde Ortaya Çıkar?
Cilt çatlağı kadınlarda daha çok ortaya çıkmaktadır. Hamile bayanların %90 ’ında, ergenlik çağında genç kızların %70 ‘inde, ergenlik çağında özellikle spor yapan genç erkeklerin %40 ‘ında deri çatlağı görülebilmektedir. Cilt çatlaması daha çok ergenlik çağındakileri, hamile bayanları ve böbreküstü bezleri fazla çalışanları etkilemektedir.
Cilt Çatlamaları Nasıl Gözükür?
Erken cilt çatlağı pembe renkli ve kaşıntılı, çizgi şeklinde ciltte kabarıklık şeklinde ortaya çıkar. Zamanla cilt çatlağı beyazlaşır ve deriden çökük hale gelir. Değişik uzunlukta ve 1-10 mm genişlikte olabilir. Bazı çatlaklar zamanla hafifler ve kaybolabilir.
Cilt Çatlamasında Vücudun En Çok Hangi Bölgesi Etkilenir?
Hamilelerde karın ve göğüsler etkilenir. Ergenlik çağında, erkeklerde koltuk altı, uyluk bölgesi ve kuyruk sokumu, kızlarda kalça ve göğüsler etkilenir. Ancak vücudun değişik bölgelerinde diz arkası, üst kol gibi görülebilir. Uzun süreli kortizon kullanımında, cilt çatlağı daha derin, geniş ve yaygın şekilde ortaya çıkabilmektedir.
Cilt Çatlak Tedavisinde Hangi Kremler Kullanılır?
Çatlak tedavisinde etkili olduğu bilinen ve maddeler ciltte kollajen ve elastini arttırarak etkili olabilir. Özellikle A vitamini içeren kremler düzenli olarak 3-6 ay kullanıldığında oldukça etkili bulunmuştur. Bu kremlerin cildi tahriş edebilmesi nedeniyle gün aşırı veya haftanın belli günleri kullanılması gerekebilir. A vitaminli kremler dışında C vitaminli, meyve asitli, peptidli, büyüme faktörlü, kök hücreli ve antioksidanlı kremler de denenebilir.
Cilt Çatlak Tedavisinde Hangi Lazerler Kullanılır?
Cilt çatlağında lazer, ışık ve radyofrekans tedavileri oldukça etkilidir. Özellikle fraksiyonel lazer ve fraksiyonel radyofrekans en etkili tedavileri sağlar.
Fraksiyonel Lazer ve Radyofrekans ile Çatlak Tedavisi Nasıl Yapılır?
Bu tedaviler 3-6 hafta ara ile en az 4-6 seans yapılmalıdır. Alınan yanıta göre tedavi seansları artırılabilir.
Fraksiyonel Lazer ve Radyofrekans ile Çatlak Tedavisinden Sonra Ciltteki Belirtiler Nelerdir?
İşlemlerden sonra uygulanan cihaza ve bölgeye göre deride 1-10 gün süren kızarıklık ve kabuklanma olabilir. Cilt çatlağında uygulanan ve etkili olduğu belirtilen lazer ve ışık sistemleri uygulanırken, esmer tenli kişilerde deride lekeler kalabileceği için dikkatli olunmalıdır. Fraksiyonel radyofrekans ile her ten rengine uygulama yapılabilir.
Cilt Yenileme Yoluyla Çatlak Tedavisi Yapan Yöntemler Nelerdir?
Cildi yenileyen PRP- kök hücre, mezolift, dermaroller, mikrodermabrazyon ve kimyasal peeling gibi yöntemler kollajen ve elastini arttırdıkları için çatlak tedavisinde kullanılabilir. Bu tedaviler lazer-ışık-radyofrekans tedavileriyle birlikte veya dönüşümlü kullanılarak çok daha başarılı sonuçlar alınabilir. Genel olarak yan etkisi olmayan yöntemlerdir.
Yüz estetiğindeki son trendler (YÜZ ESTETİĞİ)
Op.Dr.Asena BALTA ve Op.Dr.İzzet BALTA Yüz estetiğindeki son trendler ve yüz estetiği hakkında önemli bilgiler verdi.
Genç ve güzel görünmek her kadının hayali. Estetik dünyasındaki son gelişmeler sayesinde güzellik artık hayal olmaktan çıkıyor. Son teknikler sayesinde doğal ve abartısız güzel bir yüz yaratmanın mümkün. Bir kadının güzel ve seksi bir yüzünün olabilmesi için; biz cerrahlar elimizdeki her türlü ameliyatsız ve ameliyatlı teknikleri bir arda kullanarak doğal, abartısız güzel bir yüz oluşturabiliriz. ‘Sistematik ve gereken ne ise o kadarı yeter’ yaklaşımı başarının anahtarıdır. Ancak seksilik; bir kadının kendi ile barışık olması, beden ve ruh sağlığına özen göstermesi, özgüveninin yüksek olması ile mümkündür.”
Doğallık
Günümüzde kadınların estetik bilinci üst düzeydedir. % 95 hasta daha güzel, daha bakımlı ancak kendi gibi olmak istemektedir. Ne tür tedavi uygulanacak olursa olsun doğal görünmek her şeyden daha önemlidir günümüz kadını için. Abartılı güzellik anlayışı terkedilmiştir. Pek çok kadın da medyada haber olan “estetik faciaların” dan dolayı aşırı temkinlidir. Abartılı kalkık kaşlar, çok kötü görünen fazla dolgun yanaklar, yaptıran kişi dışında kimsenin beğenmediği aşırı büyük dudaklar, yüz metreden anlaşılan yapma burunlar, mimiksiz yüzler nerede ise hiçbir kadın tarafından güzel bulunmamaktadır. Bu tarz istekler de yok denilecek kadar azdır.
Hiç kimse anlamasın Aman kimse fark etmesin
Biz doktorların da temel hedefi budur. Bu da ancak hasta doktor iş birliği ve uyumu sayesinde olur. Yanında rahat olmadığınız, sizi dinlemeyen, kendinizi gergin hissettiğiniz bir doktor ile istediğiniz sonuca ulaşmanız genellikle çok mümkün değildir. Başarılı, sizi mutlu eden ve abartılı olmayan estetik tedavinin sırrı, öncelikle doktor hasta iletişiminden geçer.
Teknoloji
Teknoloji akıl almaz bir hızla gelişip günlük hayatımızın her alanını inanılmaz bir şekilde etkilemektedir. Doğal olarak estetik cerrahinin ameliyatlı veya ameliyatsız tedavilerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Hastalarımızın teknolojik tedavilere olan ilgisi en üst düzeydedir. Yurt dışında çok kısa süre önce tanıtımı yapılmış yeni cihazları bilen ve talep eden çok sayıda hasta vardır. Ancak unutulmaması gereken; mucizevi cihaz, krem ya da vitamin yoktur. “Olağanüstü” denilen tedavilerin bir çoğunun bir sene sonra adı bile geçmemektedir. Teknoloji yararlı, önemli, gerekli fakat mucizevi değildir.
En yeni tedavi
En yeni tedavi en az tecrübe edilen tedavidir. Birkaç kişide iyi sonuç vermesi her kişiye uygun olduğu anlamına gelmez. Güvenilir ve yenilikçi bir doktorun rehberliği her türlü tedaviden daha önemlidir
En kısa sürede en mükemmel sonuç
Kadınlar kadar doktorların da en büyük arzusu budur. Tüm dünyada bu konuda yapılan araştırmaların sayısı inanılmazdır. Elde edilen başarılar sayesinde, her türlü tedavinin sonucu önceki yıllara göre daha tatmin edicidir. Ama daha önemli olan tedavinin güvenilirliğidir. Estetik cerrahi ile uğraşan plastik cerrahlar olarak, yeni, güvenilir ve iyi sonuç veren tedaviler için tüm dünya ile iletişim halindeyiz.
Önceki dönemlere kıyasla, günümüzde estetik cerrahiye olan ilgi katlanarak artmaktadır. Günümüzde bilgiye kolay ulaşılıyor olması, bilgilenen kişilerin estetik uygulamaları arzu etmesi, beklenen yaşam sürelerinin uzaması, kadınların maddi özgürlüklerinin artması, kişilerin güzel, bakımlı, sağlıklı olma taleplerini doğurmaktadır.
Bilgi düzeyi yükselmiş, yeniklerden haberdar kadınlar; doğal görünümlü, abartısız, ameliyatlı veya ameliyatsız tekniklerle güzelleşmeyi istemektedirler. Ancak en büyük zorluk, bize gelen kadınların bireysel farklılıkları göz ardı etmeleri ve her yöntemin herkes de aynı sonucu vereceğini düşünmeleridir.
Günümüzde, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de; en iyi sonucu veren, en hızlı iyileşme süresi olan yöntemler talep edilmektedir. Bazı durumlarda, gelişen teknolojinin de yardımı ile bunu elde edebilsek de özellikle orta yüz bölgesinde ve boyunda gevşeme ve sarkmanın fazla olduğu olgularda daha kapsamlı cerrahi girişimlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Yüz Estetiği Trendleri
1-Mümkünse cerrahi olmasın. Son yıllarda cerrahi olmayan estetik girişimlere ilgi giderek artmaktadır.
2-Cerrahi olacaksa 2-3 günde iyileşecek küçük cerrahi girişimler.
3-Doğru planlanmış cerrahi askı yöntemleri ( Çeşitli yeni iplik kombinasyonları, kılçıklı iplikler v.s )
-Endoskopik girişimler.
-Endoskopi kullanmadan küçük kesilerle yapılan cerrahi girişimler.
4-Yağ enjeksiyonları yada kök hücreden zengin yağ enjeksiyonları : 21. Yüzyıl yağ enjeksiyonlarının altın çağıdır. Yüz ve yüz dışı bölgelerde; kişiye özgü plan iyi yapılır ve doğru teknik kullanılırsa, en önemlisi sarkıklığın fazla olmadığı bireylerde olağan üstü sonuçlar elde edilebilmektedir. Ancak “yanlış ve eksik cerrahi güzellik anlayışı” nedeniyle gerektiğinden fazla miktarlarda yağ enjeksiyonu yapılması güzel olmayan abartılı sonuçlara neden olabilmektedir. Bir de gevşekliğin ve sarkmanın fazla olduğu durumlarda yüz veya boyun germe yapılmadan sadece yağ enjeksiyonlarından medet umulması, çok kötü yada yetersiz sonuçlar elde edilmesine neden olmaktadır.
4-Botoks:
Son 20 yılda, belki de tüm dünyada en çok konuşulan ve uygulanan yöntemdir.
Yanlış uygulamalar sebebiyle toplum tarafından, en itici yöntem olarak değerlendirilse de bunda Botoks’un bir suçu yoktur. Uygulamayı yapan kişilerin yetersiz teknikleri, bireylerin abartılı istekleri yada tek bir botoks uygulaması ile birçok sorunun giderilmeye çalışılması çevremizdeki bu kötü örneklerin sebebidir. Ancak ülkemizde de başarılı uygulamalar sonucu, yakın çevresi hariç kimse ile botoks yaptırdığını paylaşmayan, çok sayıda kişi vardır. Botoks temel olarak göz çevresindeki kaz ayakları, kaş çatma çizgileri, alın çizgilerinin giderilmesi ve kaş kaldırmada kullanılmaktadır. Bu bölgelerin tedavisinde bir numaralı seçenektir. Ancak mimiklerin yok edildiği, gülüşün bozulduğu, abartılı kaş kaldırıldığı botoks uygulamalarının güzel olduğunu kimse söyleyemez. Kişisel olarak ben botoks yapmadan önce hastanın tüm mimiklerini ayna karşısında ele alıp hastanın gülme tarzını belirleyip, elde edebileceğimiz sonuçları gösterip sonrasında uygulamaya geçmekteyim. En büyük başarı hastanın bir hafta sonra geldiğinde ‘’çok güzel oldu ama kimse anlamadı’’ demesidir.
Botoksla göz çevresinin güzelleştirilmesinde başarısız olmamak için hastanın alt ve üst göz kapağında kırışıklar fazla ise ( Kaz ayaklarında değil) özelikle alt göz kapağı derisinde deri yıpranmışsa botoks sonrası hasta kırışıklarının artığını söyleyebilir. Bunu önlemek için göz çevresi botoksu dikatli uygulanmalıdır.
Alt yüz bölgesinde ve boyunda da botoks yapılsa da buralarda daha çok tamamlayıcı yeri vardır. Genelde diğer tedavilerle kombine kullanılmaktadır.
4-Dolgular:
Dolgu kullanımı, tüm dünyada her geçen gün hızla artmaktadır. Pratik olması çok kısa sürede uygulanabilmesi, 1-2 günde geçen hafif şişlikler dışında problem çıkarmaması, ameliyatlara göre ekonomik olması ilginin ana sebebidir. Elimizde çok çeşitli, farkı problemlerin tedavisinde kullanabilecek değişik birçok dolgu vardır. Kullanılacak dolgunun güvenilir, onaylı, yan etkisi neredeyse olmayan, doğal , etkisi zamanla geçen bir dolgu olması hasta ve doktor için tercih sebebi olmalıdır. Kalıcı dolguların zamanla yüzde oluşturduğu deformasyonların korkutucu olduğu bilinmelidir. Kaliteli dolgu, doğru planlama, iyi bir teknik kullanımı, pek çok problemin tedavisinde çok kısa sürede çok iyi hatta çarpıcı sonuçlar elde edilmesine olanak tanır. Doğru hasta seçimi yapılırsa kişi kısa sürede gençleşir ve güzelleşir.
5-Lazerler, lazer dışı ışık sistemleri, radyofrekans, yoğunlaştırılmış USG cihazları.
Gelişen teknoloji sayesinde yüzde farklı problemlerinin tedavisinde kullanılmak için çok sayıda cihaz vardır. Kullanımı giderek yaygınlaşmakta ve bilinçli uygulamalar da mutlu hasta sayısını arttırmaktadır.
A- Yüz cildinin hafif ve orta düzeyde gevşekliği, sarkıklığının tedavisinde; Titan, özel radyofrekans ve gelişmiş USG cihazları kullanılmaktadır. Bu tedaviler, cildin var olan kollajen kalitesini arttırdığı ve yeni kollajen sentezini tetiklediği için uygun seçilmiş hastalarda çok iyi sonuçlar vermektedir.
B- Kırışıklık tedavisinde; Klasik lazerler kullanılmaya devam edilse de ( CO2 , erbium yag ve benzerleri), fraksiyonel lazerlerle elde edilen sonuçların çok iyi olması ve iyileşme süresinin kısalığı tercih nedenidir. Hastanın günlük hayatına devam edebildiği, yakıcı olmayan, ancak 5-6 seans uygulama gerektirebilen Lazer genesis gibi lazerler giderek daha çok kullanılmaktadır.
C- Sivilce izlerinin tedavisinde ;Farklı lazerler ve hafif- orta peeling tedavileri ile giderek daha iyi sonuç alınabilmektedir.
D- Yüzdeki lekelerin tedavisi. Leke tedavisi sadece bir bilim değil sanat da olduğu için, tedavi seçenekleri hastadan hastaya değişebilmektedir. Elimizde bu amaçla kullandığımız, çok sayıda cihaz ve peeling çeşitleri vardır. Bu sayede en zor lekelerin tedavisi bile günümüzde mümkündür. Örneğin; açık tenli, sadece güneş lekeleri olan bir hastanın tedavisi akıllı IPL cihazları sayesinde 1-2 seansta günlük hayattan uzaklaşmadan 7-10 günde yapılabilmektedir.
E- Alt yüz ve gıdı bölgesinin gevşekliklerinde Lazer lipoliz, radyofrekans lipoliz oldukça yararlıdır.
Ancak son teknolojik cihazların mucizesinin sadece cihaza ait olmayacağı unutulmamalıdır. Hasta seçimi, doktorun deneyimi ve doktorun güzellik anlayışı her şeyden daha önemlidir.
DOLGU ve BOTOX ARASINDAKİ FARK NEDİR ?
Son yıllarda estetik ve güzellik uygulamalarında doğal dokunuşlar ön plana çıktı. Estetik olduğu anlaşılmayan ameliyatsız yöntemler giderek daha fazla kullanılmaya başlanırken dolgu ve botoks cerrahinin yerini önemli ölçüde aldı.
Yüz estetiğinde trendlerin çok sık değiştiğini ve her geçen gün yeni uygulamalarla karşılaştığımızı belirten Op.Dr.Asena BALTA, yıllar içinde değişmeyen tek şeyin ise doğal güzellik arayışı olduğunu vurguladı.
Op.Dr.Asena BALTA, Kadınlar estetikli ve yapılmış yüz görüntüsünden ziyade daha genç, daha doğal ve daha sağlıklı görünen bir yüze sahip olmak istiyor dedi.
Hedeflenen doğal güzelliğe en etkili yöntemler
Yanlış bilinenin aksine dolgu ve botoksun, doğru uygulandığı takdirde hedeflenen doğal güzelliği elde etmek için kullanılan en etkin yöntemler olduğunu ifade eden Op.Dr.Asena BALTA, şunları söyledi:Artık kadınlar yoğun iş hayatı koşuşturmacası içerisinde estetik ameliyatlara zaman ayıramamakta, daha basit ama cerrahiye yakın sonuçlar veren uygulamalar peşinde koşmaktadır. Enjeksiyon şeklinde çok kısa sürede uygulanan, herhangi bir iyileşme dönemine ihtiyaç duyulmadan günlük sosyal yaşantıya hemen dönmeye imkan veren dolgu ve botoks uygulamaları uzun yıllardır güvenle kullanılmakta ve yeni uygulama teknikleri sayesinde çok daha iyi ve doğal sonuçlar alınabilmektedir.”
Herkesin kırışma şekli farklı!
Dolgu ve botoksun ne olduğu tam olarak bilinmediğinden zaman zaman birbirleriyle karıştırıldığını anlatan doktorumuz, her iki yöntemin hem içeriklerinin hem etki mekanizmalarının hem de yüzdeki kullanım amaçlarının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu belirtti. Botoksun yüzdeki mimik kaslarını geçici olarak zayıflattığını, bu sayede ince mimik çizgilerinin yumuşamasına ve kırışıklıkların azalmasına neden olduğunu kaydeden Op.Dr.Asena BALTA, botoks ve dolgu uygulamalarında dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle özetledi: Botoks uygulamaları hastaya özgü olmalıdır. Herkesin mimik alışkanlıkları, mimik kaslarının kuvveti birbirinden farklıdır. Bu nedenle de herkesin kırışma şekli farklı farklıdır. Hastaya göre belirleyeceğimiz tedavi planıyla çizgileri azaltmayı ve yumuşatmayı sağlarken doğal yüz görünümünü de korumayı hedefliyoruz. Botoksun, yaklaşık 4-6 ay içerisinde etkisi azalarak kaybolur ve bu dönem sonunda uygulama tekrarlanır. Dolgular ise daha çok yüzde hacim kaybı olan bölgelerde tercih edilir. Çok farklı maddelerden üretilen dolgu maddeleri mevcuttur. Bunlar içerisinde bugün en güvenli olduğu bilinen ve normal dokuya benzerliğiyle en doğal sonucu veren hyaluronik asit içeren dolgulardır. Aslında insan vücudunda da bulunan hyaluronik asitin labaratuvar ortamında yüksek teknolojiyle üretilmesi sonucu elde edilen dolgular enjektör içerisinde uygulamaya hazır halde kullanıma sunulmaktadır. Normal insan dokusuna en uyumlu olan, en az reaksiyon ve allerjik etkilere sebep olan hyaluronik asit dolgular uygulandığı bölgede 12-18 ay kadar kalarak etkilerini göstermektedir. Vücutta erimeyen ve kalıcı olan dolguların ise çok fazla reaksiyona sebep olduğu vücudun bunları kabul etmeyerek tedavisi zor komplikasyonlara sebep olduğu görülmüştür. Bugün dünyada kalıcı dolgular tamamen terk edilmiştir.
Botoksun ve dolgunun etkileri ve uygulama alanları birbirinden farklı olmakla birlikte çoğu zaman birarada kullanılmaktadır. Yüzdeki yaşlanma etkileri bir bütün olarak düşünüldüğünde bu iki uygulama birbirini tamamlayıcıdır ve kombine olarak uygulandığında yüzün bütününü gençleştirirken yüzün estetik üniteleri arasında daha doğal ve yumuşak geçişler elde etmeye olanak verir.
Dolgu ve botoks uygulamalarından en iyi sonucu alabilmek için, bilinçli hasta, deneyimli uygulayıcı ve doğru ürün üçgeninin tamamlanması gerekir.
Botoks ve dolgunun kullanım alanları
• Mimik çizgileri yüzün daha çok üst yarısında oluştuğundan botoksun en çok uygulandığı yerler, kaş arası ve alındır. Ancak yüzde, bunlar dışında da uygulama alanları vardır.
• Dolgu uygulamalarından en çok faydalanılan bölgeler ise dudaklar, elmacık kemiklerinin üzeri, orta yüz bölgesi, göz altı oluğu, yanak-dudak kenarı arasındaki çizgiler, yanaklar, kaşlar ve çenedir .
Neden dolgu tercih ediliyor?
Yıllar içinde yaşlanan yüz hem hacim kaybetmekte hem de yerçekiminin etkisiyle bazı yapılar yer değiştirmektedir. Bunun sonucunda da yüzde bazı oluklar, çukurlar ve derin çizgiler oluşur. Bu çizgiler ince mimik çizgilerinden farklıdır. Yüz dolguları, sadece bu çizgileri doldurmak amacıyla değil ayrıca yüzün kaybolan hacmini yerine koyar, dokuları kaldırma (lifting) etkisiyle aşağıya doğru yer değiştirmiş yapıları tekrar eski yerlerine alır ve hyaluronik asitin cildi canlandırma etkisiyle deri kalitesini ve parlaklığını artırır.
Kaliteli dolgunun farkı
Piyasada çok sayıda hyaluronik asit dolgusunun bulunduğuna işaret eden doktorumuz, her üretici firmanın bu ürünü farklı teknolojiler kullanarak ürettiğini söyledi. Kaliteli bir dolgunun yüz gençleştirme etkilerini sağlarken uygulandığı dokuda yumuşak ve doğal bir his vermesi ve dokunulduğunda ele gelmemesi gerektiğinin altını çizen Op.Dr.Asena BALTA, ”Bunları sağlayan üst düzey teknolojiyle üretilmiş, çok kaliteli dolgu maddeleri bulunmaktadır. Bir hekim tarafından uygulanması gereken bu dolgular hakkında uygulama öncesinde mutlaka doktorunuzdan detaylı bilgi isteyin” dedi.
RİTMİK KAN MASAJI İLE DOĞAL BYPASS TEDAVİSİ ÜLKEMİZDE DE HIZLA YAYILIYOR.
Ritmik Kan Masajı ile Doğal Bypass etkilerini ortaya koyan STENDO ( ECP ) tedavisi ile yeni kan damarları oluşturulduğu ve Kardiolojiden Nöroloji alanına kadar bir çok tıbbi birimde kanıtlanmış tedaviler sunduğu hakkındaki bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.
Bu tedavi yöntemi Kalp Damar Problemi olanlar, Diyabet Hastaları, Sindirim Sorunu Yaşayanlar, Ürolojik Şikayetleri Olanlar ve Nöroloji alanındaki hastalar için devrim niteliği taşımaktadır.
ECP NEDİR?EXTERNAL COUNTER PULSATION (EECP)
YÖNTEMİNİN TANIMI ;
Vücudun belden aşağısına, derin masaj etkisi sağlayan sıkıştırma ve gevşetmelerin her kalp atımında, ardı sıra uygulanması ile, kalbin çalışmasına ve kan dolaşımına destek sağlanan bir tedavidir (Uygulama’ya bakınız). Bu nedenle kullanılan sistem “Noninvasive Circulatory Assist Device“ (Kansız Dolaşım Destek Aygıtı) olarak da tanımlanmaktadır.
Böylesine, kansız, risksiz ve kolay bir uygulama, kalbin ve tüm organların kanlanmasının artması, fonksiyonlarının düzelmesi ve damarların güçlenmesi gibi çok önemli ve etkili sonuçlara vesile olmaktadır.
Yukarıdaki açıklamadan anlaşılacağı gibi, vücuda her hangi ameliyat ya da kanlı bir girişim (yani vücuttan herhangi bir kan akışına neden olan bir işlem) yapılmadan, yalnızca vücut dışından kalbe ve dolaşıma yapılan destek ile vücutta, damarların ve tüm organların daha sağlıklı olması sağlanmakta, yani vücut kendi kendini iyileştirmekte, “Doğal” bir iyileşme gerçekleşmektedir.
Ayrıca, bu uygulama ile kalbin damar ağı zenginleştiğinden, kalp hastalarında damarlarındaki darlık ve tıkanıklıklar nedeni ile kalbin kan gidemeyen bölgelerine yeni açılan damarlarla kan akımı sağlanmakta, yani doğal yoldan, yeni, ince “bypass damarları” oluşmaktadır.
Bu nedenle, tedavi gören hastaların kısaca “POMPA TEDAVİSİ” diye tanımladığı bu tedavi, “DOĞAL BYPASS” tedavisi olarak da bilinmektedir.
30 yılı aşkın uygulamalarda, çok ileri kalp hastalığı olanlarda bile, %80 oranında, yakınmalarda, ilaç kullanımında, hastane başvurularında, yeniden bypass ve balon stent gerektiren darlık ve tıkanmaların ortaya çıkışında azalma ve yaşam kalitesinde düzelme sağladığı ve bu iyiliklerin bir çok hastada 3-5 yıl gibi uzun süreler devam ettiği görülmüştür.
ECP, kalp hastalığı henüz ilerlememiş, yeni teşhis edilmiş, hatta, kalp hastalığı gelişmemiş fakat riskleri olan kimselerde de, yararlanılacak bir tedavidir.
Kalp hastalığı dışında da birçok hastalıkta, özellikle, beyin, göz, kulak hastalıkları ile cinsel iktidarsızlıkta yararlanılmaktadır.
ECP, uygulanan herkese, hiçbir zararı olmayan ve çok yönlü yararları olan bir yöntem olup, profesyonel sporcularda bile, antreman sonu yorgunluğun çabuk geçiştirilmesi ve sonraki günkü yarışmada daha aktif olmayı sağlamak amacıyla yapılan masaj yerine bile uygulanabilen bir yöntemdir. Zira, pasif egzersiz kabul edilen ECP uygulaması sırasında, kişi sırt üstü yatarken, kalp ve kasları çalışmadan, vücutta kan dolaşımı hızlanmakta, tüm organ ve dokularda kanlanma artmaktadır.
AÇIKLAMA :Bu doğal tedavinin tanımında kullanılan ECP, EECP ya da SECP harflerinin ne anlamı olduğunu açıklayacak olursak:
ECP, “External Counter Pulsation” sözcüklerinin baş harfleri olup, “External” sözcüğü, uygulamanın vücut dışından olduğunu, “Counter Pulsation” sözcüğü, atar damar sisteminde çevreden merkeze yani belden aşağısından göğüs boşluğuna doğru kan akımı oluşturulduğunu anlatmaktadır. Zira, bu tedavi sırasında, vücudun belden aşağısına, baldırlar, uyluklar ve kalçalar düzeyinde sarılan üç çift sargı, en uzaktakinden başlayarak, ardı- sıra, içlerinde bulunan lastik torbaların basınçlı hava ile doldurulması ile şişirilmekte, böylece, belden aşağısında, sıkışan damarlardaki kan, kalp yönüne doğru hareket etmektedir.
EECP, “Enhanced External Counter Pulsation” sözcüklerinin baş harfleri olup baştaki “Enhanced” sözcüğü, kalçalara da sargıların sarıldığını vurgulamak için, SECP, “Sequential External Counter Pulsation” sözcüklerinin baş harfleri olup, baştaki “Sequential” sözcüğü basınç uygulamasının, önce baldırlar, sonra uyluklar ve sonra kalçalar sırası ile yapıldığını vurgulamak için kullanılmıştır.
Hangi tanımlama kullanılırsa kullanılsın, bu tedavide uygulama aynıdır, yani, tedavi ECP diye tanımlandığında da, tedavi sırasında, kalçalara da sargılar sarılmakta ve basınç uygulanması, baldırlardan kalçalara, ardı sıra yapılmaktadır. Dolayısı ile, her üç tanımlama ile aynı tedavi kastedilmektedir.
KORONER ARTER NEDİR?Kalbi çepeçevre saran ve kalp kasına gereken kanı sağlayan arterlerdir. KOLLETERAL DOLAŞIM NEDİR?Damarların, yeterli miktarda kanla beslemesi gereken dokulara iletilecek kan, arterlerde meydana gelen tıkanıklık nedeni ile iletilemediği zaman, vücut bazı hallerde, sağlıklı arterlerden, kan alamayan dokulara kan akışını sağlamak için, küçük damarcıklar geliştirir / açar. Bir arterden bir başka artere kanal oluşturan bu tür damarcık ağına Kolleteral Dolaşım denir. Bu damarcıkların tabii olarak oluşması yavaş bir süreçtir. Kalp hastası olan kişinin vücudu genelde kendisine bir rahatlama sağlayacak ve semptomlarını azaltacak bu damarcık oluşumunu bekleyecek zamanı yoktur ve dış desteksiz bu kolateral ağa yeterince gelişim sağlayamaz. ANJİNA PECTORİS NEDİR ?Sözlük anlamı ile ” Göğüste Tıkanma ” anlamına gelir. Koroner Arter Hastalığının en yaygın belirtisidir. Anjina şikayeti olan hastaların çoğunluğu, zihni, fiziksel veya hissi stresler sonucunda belirginleşen göğüs ağrısında şikayet ederler.Bu rahatsızlıklar , hastalarda, değişik şekillerde, ancak yaygın olarak, nefes darlığı, yorgunluk, hazımsızlık, baş dönmesi, göğüste – kolda – boyunda veya çenede ağrı şeklinde kendini belli eder. KALP YETERSİZLİĞİ NEDİR ?Kalp yetersizliği, kalbin kardiyak fonksiyonlardaki anormalliğe bağlı olarak dokulara yeterli kan pompalamaması veya bunu artmış doluş basınçları altında yapmasıdır. ECP NEDİR?ECP Koroner Arter Hastalıkları ve Kalp Yetmezliği Tedavisinde kullanılan,Ülkemiz için yeni sayılabilecek, ancak Amerika’ da yaygın olarak uygulanan bir tedavidir. Dünyada en sık görünen ve ölüm nedenlerinin başında yer alan Koroner Kalp Hastalıklarının seyri sırasında ortaya çıkan kalp krizi , kalp yetersizliği ve ölüm gibi üzücü olayların önlenmesi konusunda yapılan çalışmalar ” ECP ” tedavisinin yararlarını ortaya çıkarmıştır. ECP girişimsel olmayan , atravmatik , hiçbir risk taşımayan, sarf malzemesi kullanılmayan, hastane yatışı gerektirmeyen, etkin , sonuçları uzun süre devam edebilen kalıcı bir tedavi yöntemidir. ECP Tedavisi , kalbi besleyen Koroner damarların ve ince uç dallarının genişlemesini, bu dallar arasında kolateral adı verilen bağlantı dallarının ( doğal By-pass ) açılmasını ve yeni kılcal damarların oluşması sağlamaktadır . Böylece kalbi besleyen koroner damarlarda daralma ve tıkanma olan koroner kalp hastalarında, kalpte kanlanma eksikliğini düzelmekte, koroner yetersizliğine bağlı olarak ortaya çıkan göğüs ağrısı , yorgunluk , nefes darlığı , çarpıntı gibi şikayetler azalmakta , hatta kaybolmakta , kalp krizi riski azalmakta , yaşam kalitesi de artmaktadır. Hasta ayakta tedavi görmekte ve ECP tedavisi sonrasında hastanede yatak işgal edişi, acil servise müracaatı ve doktora başvurma oranı azalmakta veya ortadan kalkmaktadır. ECP tedavisi günde bir saat , 35 gün süreyle kolay uygulanan bir yöntemdir. Bir saatlik tedaviden sonra hastalar evlerine veya işlerine gidebilirler. Uluslar arası çok merkezli çalışmalar göstermiştir ki ECP Tedavisi alan hastalarının %88′de etkinliği 5 yıl sonra da devam etmiştir. Yapılan testler Bilimsel Çalışmalarla da kanıtlanmıştır. ECP Tedavisi, FDA tarafından Kalp Yetmezliği, Stabil Angina, Unstabil Anjina, Kardiyojenik Şok, Akut Myokard Enfaktüsü hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. ECP Tedavisinde kullanılan Cihazın, CE Sertifikası, ISO ve diğer onay belgeleri vardır. ECP TEDAVİSİ NASIL UYGULANMAKTADIR ?ECP tedavisine başlayan hasta, günde 30 dk., haftada 5 veya 6 gün , 24 – 36 gün süre ile ayaktan tedavi görür. Tedavi süresince hiçbir , ağrı ve sızı yoktur. Hiçbir yaşam riski taşımaz. Son derece güvenli bir tedavi yöntemidir. Tedavi sırasında enjeksiyon dahil hiçbir müdahale yapılmadığı için hasta hiçbir acı ve sıkıntı hissetmez. Bu süreyi gazete, kitap okuyup, müzik dinleyerek geçirebilirler. ECP CİHAZI NASIL ÇALIŞIR VE TEDAVİNİN MAKSADI NEDİR ?ECP Cihazı – Kontrol konsülü, hasta tedavi masası, hava kompresörü, ve 3 çift manşondan (kaf) oluşmaktadır. Kaflar alt bacak, üst bacak ve kalçalara sarılır. Hasta tedavi süresince EKG’ye bağlıdır ve parmak pletismogramı aracılığı ile sistolik ve diastolik basınç takip edilir. Kaflar diastol sırasında sistem içinde bulunan mikroprosesör ve bilgisayar aracılığı ile havayla dolarak ardışık olarak şişerler. Böylece kalbe kan akımını arttırarak kalp kasının beslenmesi sağlanır. Sistol sırasında kaflar aynı anda inerek kalbin önündeki yükü azaltır. Böylece kalbin iş yükü azalır. Sistem EKG’ ye bağlı olduğu için her kalp atımında bu olay tekrarlanır. Koroner kan akımının artması ve damar duvarının kronik basınç artışına maruz kalması, damar yatağı arasında meydana gelen basınç farkı, ince kılcal damar ağının gelişmesini provoke etmekte, böylece tıkalı olan ana damarlara rağmen gelişecek kollateral dolaşım ile kalpte beslenme bozukluğu (iskemi) olan alanın beslenmesini sağlanmaktadır. ECP’ NİN ETKİNLİĞİ NASIL OLMAKTADIR ?Normal kalp fonksiyonu oksijen tüketimi ile oksijen sağlanması arasındaki dengeye bağlıdır. Oksijen tüketimi kalp hızı ve pompalaması ile ilişkilidir. Oksijen temini kan akımı ile sağlanmaktadır. Kalp kasına giden kan miktarının % 80′ni kalbin gevşeme fazında olmaktadır. Klinik çalışmalar EECP tedavisinin doğal By – Pass’a neden olduğunu göstermiştir. ECP yeni damar ağının oluşmasını sağlayarak kalp kasını beslemektedir. Koroner arter hastalığının ve Kalp Yetmezliğinin tedavisinde kullanılmaya başlanan bu sistemin etkinliği ve güvenirliği yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. HANGİ HASTALARA UYGULANIYOR ?
ECP TEDAVİSİNİN KİMLERE YAPILMASI SAKINCALIDIR ?
ECP TEDAVİSİNİN YARARLARI NELERDİR ?
ECP TEDAVİSİNDEN SONRA NE GİBİ İYİLEŞMELER GÖZLENMEKTEDİR?
ECP’NİN DİĞER DEĞERLİ TEDAVİ YÖNTEMLERE GÖRE AVANTAJLARI VAR MIDIR ?
ECP TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ VAR MI?Bazı hastalarda, kafların basıncı nedeni ile kayda değer olmayan deri tahrişlerine rastlanmıştır. Bunun dışında herhangi bir yan etkiye rastlanmamıştır. ECP TEDAVİSİ BY – PASS AMELİYATINI ORTADAN KALDIRIYOR MU?Hayır. By – Pass Ameliyatı ve Balon Anjiyoplasti’ nin aksine, ECP Tedavisi ayakta yapılan, hiçbir Riski olmayan, ve hastanın rahat ettiği bir tedavi yöntemidir. Daha yoğun hastalığı veya Sol Ana Koroner Arter Hastalığı olanlar için By – Pass Ameliyatı gerekli olabilir. ECP Tedavisi, girişimsel yöntemlere uygun olmayan, veya bu yöntemleri tercih etmeyenler için bir seçenektir. Birçok girişimsel tedavi yöntemi denemiş hastalar veya yeni bir Ameliyatın kendileri için Riskli olacak hastalar için, ECP tek çare olabilir. ECP TEDAVİSİNDE NE KADAR SÜREDİR KULLANILMAKTADIR?EECP Tedavisi 50 yıllık bir araştırma ve geliştirmenin sonucudur. ECP TEDAVİSİ NERELERDE UYGULANMAKTADIR!Bilimsel arenada kendisini fazlasıyla ispat etmiş ve halen günümüz tıbbındaki gelişmelerde de öncü olan, Yale Üniversitesi, Harvard Üniversitesi, Pittsburgh Üniversitesi, Mayo Clinic, Johns Hopkins Medicine, Beth Israel Medical Center, Cleveland Clinic, Hammersmith Hospital (Londra), Kyoto Üniveritesi (Japonya), Milano Üniversitesi (İtalya), Erlanger-Nuremberg (Almanya), Centre de Medicine Preventive Cardio-vasculaire (Fransa) gibi üniversitelerde içinde olmak üzere ABD `de 2000 den fazla tıbbi merkezde ve Kanada, Almanya, Fransa, İngiltere, İrlanda, İtalya, Japonya, Arjantin, Colombia, Bahama, İsrail, Hindistan, Suudi Arabistan, İran vs. ve Türkiye`de 60`tan fazla merkezde başarı ile kullanılmaktadır. 2002 yılında ECP tedavisinin kullanım alanına kalp yetmezliği tedavisinin de eklenmesi, sistemin kalp tedavi merkezlerince aranan ve vazgeçilmez bir tedavi seklini almasına neden olmuştur. ECP TEDAVİSİ TEKRARLANABİLİR Mİ ?Yapılan bilimsel çalışma sonuçlarının gösterdiği gibi, son derece ağır hastalık profiline sahip olan hasta gruplarında dahi ECP ‘nın uzun dönem takibinde tekrar edilme oranının % 4 – % 9′arasındadır. Hiçbir risk taşımaması kalp yetmezliği olan ve kalp transplantasyonun adaylarının tedaviyi tekrarlayıp yaşam kalitesini koruyabilirler. ECP TEDAVİSİNİN FAYDALARI TANI ARAÇLARIYLA GÖSTERİLEBİLİNİR Mİ ?ECP tedavisi gören hastaların elde ettikleri yarar, tedaviden sonra yapılan efor, Tallium sintigrafisi , özellikle de Gates Spect adı ile bilinen ve kalp dokusunun kanlanmasını gösteren yöntemlerle açıkça ortaya konmuştur ki ECP tedavisi kalp kasının kanlanmasını önemli ölçüde arttırmaktadır. ÜLKEMİZDE KALP HASTALIKLARIN DURUMU NEDİR ?İstatistiklere göre Ülkemizde, Her ülkede olduğu gibi Kalp hastalıkları tedavisi için yapılan harcamalar tüm hastalıklar içersinde en büyük rakamı oluşturmaktadır. Semtomatik Koroner Arter ve Kalp Yetmezliği hastalarının sayısı her yıl giderek artmaktadır.. Her Yıl, 2000 kadarı Kalp Yetmezliği olmak üzere 160.000 Kalp Hastasının ortaya çıktığı Ülkemizde 30.000 kadar hasta ani ölümle hayatlarını kaybetmekte, 30.000 kadarına By-Pass, 35.000 kadarına Stent ve 35.000 kadarına da Balon Tedavisi uygulanmakta olduğu kaba bir istatistikle verilmektedir. Buna rağmen geriye 60.000 kadar tedavi edilemeyen veya tedavisine imkan olamayan Hastalar birikmeye devam etmektedir. ÜLKEMİZDE ECP TEDAVİSİ UYGULANIYOR MU ?Türk Kardiyoloji Derneği’nin Kasım 2001 onayından ve Türk Tabipler Birliğinin Ocak 2002 birim fiyatı tespit edildikten sonra ECP Tedavisi, Ülkemizde de 9 Merkezde uygulanmaya başlanmıştır. Yetkili mercilerce de kabul görmüş olan ECP Tedavisi, özellikle eşlik eden hastalıklar nedeni ile ( Böbrek Yetmezliği, Solunum Yetmezliği, Şeker Hastalığı gibi ) ameliyat olamayan ve Kalp Yetmezliği Hastaları için düşük maliyetli ve etkin bir tedavi olarak karşımıza çıkmaktadır. ECP UYGULAMASI DEVLETİN SAĞLIK HARCAMALARINA BİR KÜLFET GETİRECEK Mİ ?Tam tersine, Bu tedavinin uygulamaya konulması halinde , Semptomatik koroner arter ve özelikle Kalp Yetmezliği tedavisinde ,diğer değerli tedavi yöntemlerine göre daha ucuza mal olacağı Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Tedavi, Medicare ( Amerika Genel Sağlık Sistemi ) tarafından ödenmektedir. Koroner Arter ve Kalp Yetmezliği Hastalıklarının tedavisi için yapılan harcamaları düşüreceği hesaplandıktan sonra , Amerika’ da Devlet tarafından desteklenmeye başlanmıştır. Tedavinin hastane yatışı gerektirmemesi, hastalarının ayaktan tedaviye gidebilmesi , dolayısıyla iş gücü ve zaman kaybının olmaması, kullanılabilirlilik kolaylığı, sarf malzemesinin olmaması ECP tedavisinin daha ekonomik bir tedavi olduğunun göstergesidir. |
Ufak Dokunuşlar ile Gelen Gençlik !
Ameliyatsız Yüz Estetiği – Yüz Gençleştirme
Günümüz insanının sosyal aktivitelerindeki artış ve uzayan insan ömrü, ilerleyen yaşlardaki yüz estetiği uygulamalarına olan ilgiyide artırmıştır. Artık bir lüks olmaktan çıkmış olan daha çok sosyal yaşantının bir gereği olarak kabul edilen estetik ameliyatlar, her zaman bireyler tarafından kabul görmeyebilir. Burada bazen ameliyatın yarattığı radikal değişim, bazen operasyon sonrası toparlanma süreci, bazende operasyon riskleri kişileri estetik ameliyatlardan uzaklaştırıp, küçük ama etkili dokunuşlar olarak nitelendirdiğimiz ameliyatsız estetik yöntemlerine kanalize etmektedir. Biz estetik cerrahların bu noktada başvurabileceği pekçok alternatif yöntem mevcuttur. Bir cerrah olmanın getirdiği avantajları kullanarak bu küçük ama çok etkili müdahaleler ile adeta harikalar yaratabiliriz.
Bu yöntemler tek başına kullanılabileceği gibi çoğu zaman birikte kulllanılmaları ile çok daha etkili sonuçlar sağlanmaktadır. burada kişinin beklentisinin belirlenip, ihtiyaçlarına göre uygun olan protokolün belirlenmesinde kişisel tecrübelerim ve sanatsal bakış açısıönem kazanır. Ameliyatsız estetik uygulamalarının ofis ortamında, 5-10 dk içerisinde gerçekleştirilmesi, herhangibir ağrı, sızıya sebep olması ve işlem sonrasında kişilerin normal hayatlarına devam etmesi bu yöntemleri cazip kılar. Bu yöntemler içerisinde en etkin olanları aşağıda inceleyebiliriz.
Botoks enjeksiyonu
Yüz estetiğinde Botoks enjeksiyonu bugün için artık neredeyse tıpta aspirin benzeri bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle estetik cerrahideki geniş ve etkin kullanım alanı ürünün popülarite kazanmasındaki en önemli unsurlardan birisidir.
Botoks uygulama bölgesindeki kasları 4-6 aylık sürelerde bloke ederek etkisini gösterir.Uygulama sonrasında 3. günde etki başlar ve 1 haftada maksimum sonuç gözlenir. Aktif
mimik kırışıklıklarını gidermede son derece güvenli bir preparat olan botoks enjeksiyonları ile 1-2 dk lık bir uygulama sonrası göz çevresi, alın, kaş arası, dudak üstü kırışıklıklardan kurtulursunuz.
Bunun yanısıra ileri botoks uygulamaları ile, kaş kaldırma, boyun bantları tedavisi, ağız köşesinin yükseltilmesi yine hastalarımıza sıklıkla uygulanan işlemler arasında yer alır. Diğer taraftan botoks enjeksiyonu ile önemli sağlık sorunu olan migren tedavisinde ve aşırı koltuk altı terlemesinin önlenmesinde kliniğimizde çok yüksek oranda hasta memnuniyeti sağlanmaktadır.
Ameliyatsız yüz estetiği yöntemlerinin vazgeçilmezlerinden bir diğeri dolgu enjeksiyonlarıdır. Botoks enjeksiyonları ile giderilen mimik kırışıklıklarının bulunduğu alanlarda kalıcı çizgilenmeler göze çarpar. Yada yüzün farklı bölgelerinin birleşim yerlerinde yaş ve mimiklere bağlı olarak derin kıvrımlar meydana gelir.Göz çevresi kırışıklıklar yada burun yanak bileşimi kıvrımı buna örnektir. Dolgu maddelerini bu alanlara enjekte ederek bu kıvrımların derinliğinin hafifletilmesi yada çizgilerin ortadan kaldırılması mümkündür.
Vücudumuzda yaygın olarak bulunan bir protein olan Hyaluronik Asitten üretilmiş bu dolgu maddelerinin neredeyse hiçbir alerjik reaksiyonları bulunmaz. Hazırlanış şekli ve molekülün kalınlığına göre 6 ay ile 18 ay arası kalıcılığı olan dolguların uygulaması ofis şartlarında, yaklaşık 10dk. da gerçekleştirilir. İşlem sonrası normal yaşantınıza devam edersiniz. Burada özellikle kaş arası ve göz çevresi uygulamalarında botoks ile dolgu enjeksiyonlarının birlikte kullanılmasının çok daha etkin sonuçlar sağladığını hatırlatmak gerekir.
Dolgu enjeksiyonları ile kırışıklık gidermenin yanısıra yüzün anatomik bölgelerine hacim kazandırmak, dolgunlaştırmak mümkündür. Bu kapsamda dolgu enjeksiyonları ile dudak büyütme, elmacık kemiği büyütme, yanak dolgunlaştırma uygulamaları başarılı bir şekilde kliniğimizde gerçekleştirilmektedir. İleri bir teknik beceri gerektiren göz altı çukurların tedavisinde dolgu uygulamaları ile son derece başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
PRP (platelet rich plasma – trombositten zengin plazma)
Vücudumuz aslında hiç durmadan çalışan bir fabrika gibidir. Bu fabrikada yıpranan ve hasar gören dokuların tamiratı ve onarımı için devamlı çalışan hücreler bulunur. Büyüme faktörleri bu onarım ve bakım işlevinin en önemli parçalarıdır. Adeta gençlik aşısı olarak nitelendirebileceğimiz bu özel proteinler tıbbın diğer alanlarında iyileşmeyen yaraların kapanması, eklem içi kıkırdak harabiyetinin onarılması gibi pekçok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır.
Estetik alanında bu büyüme faktörlerinin kullanılması ise son yıllarda gündeme gelmiştir.Kendi kanınızdaki yenilenme gücü olarak adlandırabileceğimiz bu uygulama için 8-10ml lik kan tüplerine kişinin kanı alınır ve santrifüj edilir. Santrifüj sonrası büyüme faktörlerinden son derece zengin bir plazma sıvısı elde edilir. Bu sıvını mezoterapi tekniğinde olduğu gibi çok ince iğneler ile yüz derisi altına enjekte edilmesiyle yüz derisinde bir yeniden onarım ve yapılanma süreci başlatılmış olur. Anti-aging amaçlı PRP uygulamalarında 15 günlük aralıklarla yapılacak toplam 3 seanslık bir kür uygulaması yeterli olmaktadır. Böyle bir uygulamanın genelikle 2 yıllık aralıklarla tekrarlanması tavsiye edilmektedir. 3 seanslık bir kürden yaklaşık 6-8 hafta sonra sonuç görülmeye başlanır. Yüz derisinde elastikiyet artışı, derinin daha canlı ve nemli durması, leke problemlerinin hafiflemesi, kırışıklıkların azalmasıyöntemin sağladığı kazanımlardır.
PRP uygulamasında dışarıdan farkedilen değişikliklerin çok daha ötesinde bir onarım süreci yaşanmaktadır. Yaşlılık ve çevresel faktörlere bağlı olarak hasar gören yüz-boyun derisindeki tüm olumsuzlukların giderildiği bu süreçte aslında uzun vadeli kazanımlar söz konusudur.PRP uygulamalarında elde edilecek başarı için kullanılacak kitin kalitesi son derece önem taşımaktadır, zira elde edilen büyüme faktörü oranı direkt olarak kullanılan kitle alakalıdır.Kliniğimizde PRP nin mucidi Regenlab firmasına ait kitler kullanılmaktadır. PRP uygulaması botox, dolgu, mezolifting gibi diğer ameliyatsız estetik uygulamaları ile birlikte kullanıldığında elde edilecek sonuçlar çok daha etkili ve kalıcı olmaktadır.Kliniğimizde ıuyguladığımız özel protokoller ile mezolifting ve Venüs Freeze uygulamaları ile kombine edilen PRP tedavilerinin sonuçları oldukça etkileyicidir.
Mezolifting
Fransız ekolünün tıp dünyasına tanıtmış olduğu mezoterapi-mezolifting uygulamaları artık günümüzde ameliyatsız estetik yöntemlerinin vazgeçilmez unsurlarından birisi haline gelmiştir. Yoğun bir bakım süreci olarak adlandırabileceğimiz mezolifting uygulamalarında, deri ve deri altı dokunun ihtiyacı olan pekçok protein, aminoasit, mineral, vitamin ve büyüme faktörü çok noktadan direkt olarak deri altına verilir. Özellikle kısa sürede sonuç almak isteyen bireyler için daha ideal olan yöntemde 1-2 haftalık aralıklarla 4 seanslık bir kür uygulaması ve ardından 3 ay süreyle ayda bir uygulama yapılması yeterli olmaktadır.Genellikle bu tedavi protokolünün 18 ayda bir tekrarlanması önerilir.
Mezolifting uygulaması sonrasında yüz ve boyundaki sarkmaların hafiflediği, derinin sıklaştığı, kırışıklık ve çizgilerin azaldığı yada kaybolduğu gözlenir. Ayrıca kullanılanürünlerin nem artırıcı özelliği nedeniyle daha parlak ve canlı bir cilt görünümü sağlanmış olur.
Mezolifting yöntemi diğer ameliyatsız yüz estetiği uygulamaları ile birlikte uygulandığında daha etkili ve kalıcı sonuçlar elde edilmektedir.
Op.Dr.İzzet BALTA – Op.Dr.Asena BALTA
Doğru yapılan işlemler ile gelen gençlik !
Hafif dokunuşlarla yüzünüzde istediğiniz sonuçlara ulaşmanız mümkün.Op.Dr.İzzet Balta, kısa sürede uygulanan ve uzun süre kalıcılık sağlayan yöntemlerle genç görünmenin yollarını anlatıyor.
Daha genç bir yüz
Alın bölgesi için son yıllarda en çok tercih edilen yöntem botoks. 25 yaşından itibaren uygulanabilen botoks ile alındaki kırışıklıklar azaltılıyor, kaşlar kaldırılıyor. Uygun yerlere uygun dozlar yapıldığı takdirde yüzde, daha genç ve doğal bir görünüm sağlanıyor. Göz çevresi için de genellikle botoks tercih ediliyor. Uygulamadan 48 saat sonra etkileri görülmeye başlıyor ve üç-altı ay arasında kalıcılık sağlıyor. Alın ve göz çevresi için botoksla beraber veya ayrı olarak dolgu uygulamaları da yapılıyor. Bu dolgularda hyalüranik asit bulunuyor. İnce kırışıklıklardan çöküklere kadar uygulanıyor. 25 yaşından itibaren uygulanabiliyor ve altı aydan bir yıla kadar kalıcılık elde ediliyor.
Yanaklar askıda
Yanaklar özellikle 30’lu yaşlardan itibaren aşağıya doğru sarkmaya ve çene kenarlarında birikmeye başlıyor. Bunun tedavisi için iple askı uygulaması yapılıyor. Bölgesel uyuşturmayla, sarkmış dokular toplanıyor. Bu uygulamanın kalıcılığı kişiden kişiye değişmekle birlikte altı aydan iki yıla kadar uzayabiliyor. Yanağa yapılan bu uygulama çene ve boyun çevresinde de gerginlik sağlıyor.
Dolgun dudaklar
Dudak için hyalüranik asit içerikli dolgularla büyütme işlemleri uygulanıyor. Bölgesel uyuşturmayla uygulanabilen bu yöntemde dışarıdan bakıldığında belli olmayan silikondan üretilmiş malzeme ile dolgun dudaklarla daha çekici görünmek mümkün oluyor. Altı aydan bir yıla kadar kalıcılık sağlanıyor.
Etkili bakışlar
Alın germe, kaş kaldırma operasyonları cerrahi yöntemlerle yapılıyor. Bu ameliyatların endoskopik olarak yapılması hastanede kalış süresini ve kesi sayısını azaltıyor. Operasyonlar, daha iyi ve uzun ömürlü sonuçlar sağlıyor. Alt göz kapağı ve orta yüz bölgesi için yapılan ameliyatlarla daha genç görünmek mümkün oluyor. Orta yüz askılama ameliyatlarıyla ise sarkmış olan elmacık kemiği çevresindeki yağ yastıkçığı yukarı alınarak daha dinç bir görünüm sağlanıyor.
Kendi yağınızla gençleşin
Son zamanlarda yüzü gençleştirmek için yağ enjeksiyonları kullanılıyor. Bölgesel uyuşturma ile uygulanan bu yöntemde kişinin karnından ya da bacaklarından alınan yağlar yüzüne enjekte ediliyor. Böylece cildin dolgunluğu yeniden sağlanmış oluyor. Ayrıca yağ hücresinin içerdiği kök hücreler sayesinde cilt, daha canlı ve parlak bir görünüme kavuşuyor. İşlem en fazla yarım saat sürüyor. İşlemin en önemli özelliği kişinin kendine ait dokusuyla yapılması ve doğal olması. 30’lu yaşlardan itibaren uygulanabiliyor. Kalıcılığı diğer yöntemlere göre daha uzun ömürlü oluyor.
Yüz germe yapılan hastalara, dolgunluğu vermek amacıyla yağ enjeksiyonu da aynı seansta yapılıyor. Tüm estetik uygulamalarda en önemli şey; kişinin beklentileri ve neye ihtiyacı olduğunun ortaya konulması. Ancak unutmayın, hiç kimse 50 yaşındayken 30 yaşında görünemez.
15 Dakikada Ameliyatsız Burun Estetiği
Yüzünüze özel burun olmalı
Burun yüzümüzde ilk olarak göze çarpar ve kişinin yüzündeki ifadeyi oldukça etkiler. Doğru bir profil için burnun yüze oranı ve estetik şekli oldukça önem taşıyor. Bir burnun yüzün şekline göre küçük veya büyük oluşu geniş veya dar oluşu gibi durumlar yüzümüzün duruşunu ve bakışını tamamen değiştirebilir. Bu yüz karakterimize olumlu yansıyabileceği gibi farklı bir burun görselline de sahip olabiliriz.
Kısa zamanda istediğiniz burna sahip olun
Yıllar içinde uygun burun yapısına sahip hastalarda estetik açıdan en güvenilir çözüm ameliyatsız burun estetiği işlemi oldu. Çünkü diğer ameliyatlar genellikle yüksek maliyetli ve iyileşmesi de oldukça uzun zaman alan işlemler oldu. Ancak sonraki dönemlerde plastik cerrahideki gelişmelerle ameliyatsız burun estetiği işlemi kişilere hem diledikleri görünüme kavuşma imkanı sağlamış hem de bunu diğer işlemlere oranla oldukça kolay ve kısa bir süreçte gerçekleştirmiştir.
Ameliyatsız burun estetiği nedir?
Geleneksel işlemlerin aksine ameliyat gerektirmeyen estetik işlemler, neredeyse anlık sonuçlar yaratır ve geleneksel burun estetiği operasyonundan daha az maliyetlidir. Uygun burun yapısına sahip kişilerde cerrahi olmayan burun estetiği işlemleri geleneksel ameliyatlara göre daha idealdir. Hiçbir ameliyat gerektirmediğinden ameliyatla ortaya çıkabilecek riskleri de ortadan kaldırır. Eski yöntemlere nazaran neredeyse anlık sonuçlar elde edebileceğiniz bu işlemle hastalar rutin hayatlarındaki aktivitelerine kısa sürede geri dönebilirler.
Hızlı çözüm arıyorsanız…
“15 dakikada burun estetiği olarak adlandırılan bu işlemde öncelikle hastanın gereksinimleri değerlendiririm ve hastaya işlemden sonra en gerçekçi sonucu göstermeye çalışırım. Hastanın burnunda istenen görselliği sağlamak için belirlenen özel alanlara botoks veya dolgu yapılır. Normalde bu işlemler kırışıklık ve istenmeyen çizgileri tedavi etmek için kullanılır. Bu enjeksiyonlar, burnun istenmeyen çıkıntılarında, tümseklerinde veya burun ucu düşüklüğünde de kullanılabilir.
Tedavi 15 dakika civarında sürer ve hasta hemen sosyal hayatına geri dönebilir.
Bu uygulamanın sınırlamaları nelerdir?
Bu uygulamada botoks ve dolgu maddeleri sadece burun çizgileri, çökükleri, kontur bozuklukları, burun ucu düşüklüğü, yüzey siluetinde geliştirmede ve burnun boyutunu büyütmede kullanılırken boyut azaltmada kullanılmaz.
Burun boyutunu küçültmek, daraltmak veya kısaltmak isteyen hastalar için bu işlem uygun değildir ve denenemez. Burnun gerçek şekil ve büyüklüğü tamamen değiştirilmek isteniyorsa burun estetiği operasyonu en doğru seçenek olacaktır.
Op.Dr.Asena Balta – Op.Dr.İzzet Balta
Estetikte Yeni Trend ; Venüs Gamzesi
Venüs Gamzesi ,
Estetik ve çekici bir gamze hem kadın hem de erkeklerin ilgisini çeker. Özellikle bel bölgesindeki “Venüs Gamzesi” olarak adlandırılan gamze; kişiyi olduğundan cazibeli, alımlı ve ilgi çekici kılabilir. Son yıllarda daha kıvrımlı bir görünüme kavuşarak güzel görünmek ve kendini iyi hissetmek isteyen kadınlar, bu estetiğe küçük bir operasyon ile sahip olabiliyor. Mezoslim hekimleri Op.Dr.Asena Balta ve Op.Dr.İzzet Balta, bel bölgesinin daha güzel ve cazibeli olmasını isteyen kadınlar için “Venüs Gamzesi” estetiği ile ilgili bilinmeyenleri anlatıyor.
ORGANİK CİLT VE VÜCUT BAKIM ÜRÜNLERİ KULLANMANIN FAYDALARI !
%100 Organik Ürün Dünyası AROMADERM uyarıyor !
Cilt bakım ürünü alırken içindekiler bölümünü mutlaka inceleyin. Üzerinde kocaman harflerle “Doğal” yazan bir kremin içindekiler bölümünde yer alan karınca duası gibi yazıları okuduğunuzda ürünün sadece %5’inin doğal maddelerden oluştuğunu görebilirsiniz. Kullanacağınız ürünün doğal olsun olmasın her koşulda Sağlık Bakanlığı tarafından onay belgesi almış olması gerekmektedir.
Organik cilt bakım ürünleri için avantaj hanesine yazılacak ilk nokta hiçbir yan etkilerinin olmamasıdır. Son yıllarda özellikle yurtdışında kozmetik ürünlerde yapılan pek çok araştırma göstermiştir ki piyasada bulunan ürünlerin pek çoğunda toksin maddelere rastlanmıştır. Organik cilt bakım ürünleri kullanarak ciltte kızarıklıklar, sivilceler, lekeler hatta cilt kanserine kadar varan rahatsızlıklara varan sorunlara yol açan bu toksinlerden kurtulmuş olursunuz.
%100 organik cilt bakım ürünleri ciltte kolajen oluşumunu doğal yollarla artırarak kısa zamanda daha pürüzsüz ve yumuşak bir cilde kavuşmanızı sağlayabilir. Bu ürünler cildinizin nefes almasını, daha parlak ve genç görünmesini ve yeni deri hücresi oluşumunu hızlandırarak yenilenmesini hızlandırmaktadır. Antioksidan özellikleri olan bitkilerin kullanıldığı organik cilt bakım ürünleri ciltte hava kirliliği, sigara kullanımı gibi nedenlerle biriken toksinlerin daha hızlı atılmasını sağlamaktadır.
Her gün el, yüz ve vücut kremi kullanan biriyseniz ve bu kullandığınız kremler organik değilse cildiniz her gün ortalama olarak 200 farklı kimyasal madde ile temas ediyor demektir. Daha kötüsü cilt temas ettiği bu 200 kimyasal maddenin yaklaşık %60’ını emmektedir. Bu inanılmaz rakamlar başta cilt aşınmaları olmak üzere yazımızda daha önce de belirttiğimiz ciddi hastalıklara yol açabilmektedir.
Artık şu bilinen ve araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek; organik ürünler hangi alanda kullanılırsa kullanılsın vücudun doğal yapısı ile uyumlu olarak çalışabildiği için alternatiflerine oranla her zaman daha güçlü ve daha etkili çözümler sunmaktadır.
Ülkemizde de kadınların son yıllarda bilinçlenmesiyle organik ürünlere ilginin artması neticesinde, Bio sertifikalı AROMADERM Organik Cilt ve Vücut Bakım Ürünleri Artık Türkiye’ de !
BOTOX İLE AŞIRI TERLEME TEDAVİSİ !
Botulinum Toxin (Botox) ile Aşırı Terleme Tedavisi ;
Aşırı terleme, ter bezlerinin aşırı çalışmasına bağlı olarak deri yüzeyine salgılanan ter miktarının artmasıdır. En sık, avuç içi, ayak tabanı ve koltuk altında görülür. Çocukluk dönemi dahil her yaşta görülebilmesi ile birlikte sosyal yaşantıda kişiye zor anlar yaşatabilen bir durumdur. Neden olarak olguların bir kısmında genetik geçiş söz konusu olabileceği gibi nadiren hipertiroidi ve şeker hastalığı gibi hastalıklara da bağlı olabilmektedir.
Tedavisinde, etkinliği kanıtlanmış iki yöntem bulunmaktadır :
1) İyontoforez
2) Botulinum Toxin (Botox®) enjeksiyonu
İyontoforez, ellere ve ayaklara özel ilaçlı bir su içerisinde düşük miliamperlik akımın uygulandığı bir işlemdir. Avuç içi ve ayak tabanı terlemelerinde kullanılmaktadır. Ter bezi kanallarında tıkanmaya neden olarak etki ettiği düşünülmektedir. Bir ay boyunca haftada üç ila beş gün yirmi dakika süre ile uygulanmaktadır. Terlemede azalma, bir iki hafta içinde başlar, birinci ayın sonunda istenilen etki hissedilir. Sonraki dönemde ayda bir kez tekrar etmek gerekmektedir. İyontoforez sırasında el ve ayaklarda, karıncalanma hissi, deride hafif kızarıklık görülebilmektedir. Bunlar, kısa sürede kendiliğinden düzelmektedir.
Botulinum toxin (Botox®), toprakta ve suda bulunan Clostridum botulinum adlı bakteriden elde edilen bir ilaçtır. Bu toksin, sinir uçlarında iletimi sağlayan maddelerin salınımını engelleyip sinirler ile sinirlerin ulaştığı organlar arasındaki iletimi durdurarak etkisini gösterir. Aşırı terleyen bölgedeki derinin içine çok ince uçlu iğnelerle uygulanmaktadır. Ter bezlerini uyaran sinir uçlarından uyarıcı madde salınmasına engel olarak etki göstermektedir. Uygulamadan üç gün sonra terlemede azalma görünmeye başlar. Beş ila yedinci günlerde terlemenin tamamına yakını kaybolur. Etki süresi kişiye göre değişmekle birlikte ortalama olarak altı ila sekiz ay arasında olmaktadır. Etki ortadan kalktığında tekrar uygulanmalıdır. Koltuk altı uygulamalarında, şiddetli olmayan bir ağrı hissedilir. Bu ağrı hissi uygulama öncesi, o bölgeye uygulanan bir krem ile azaltılabilmektedir. Avuç içi ve ayak tabanına yapılan enjeksiyonlar ise daha ağrılı olabilmektedir. Bu sebeple bu bölgelere ek olarak iğne ile uyuşturularak anestezi sağlanması gerekebilmektedir. Bilinen önemli bir yan etkisi yoktur. Enjeksiyon yerinde geçici morluklar görülebilmektedir. Gebeler, emziren anneler ve bazı kas-sinir hastalığı olanlar dışında herkese uygulanabilir. Bu yöntemlerden hangisinin uygulanacağına, muayene esnasında hastanın tercihleri ön planda tutularak karar verilmektedir.
DOĞAL ESTETİK UYGULAMALARI İLE DOĞAL İFADE DEĞİŞİMİ
Son yıllarda estetik ve güzellik uygulamalarında doğal dokunuşlar ön plana çıktı ;
Estetik olduğu anlaşılmayan ameliyatsız yöntemler giderek daha fazla kullanılmaya başlanırken dolgu ve botoks* cerrahinin yerini önemli ölçüde aldı.
Yüz estetiğinde trendlerin çok sık değiştiğini ve her geçen gün yeni uygulamalarla karşılaştığımızı belirten Uzm.Dr. Asena BALTA, yıllar içinde değişmeyen tek şeyin ise doğal güzellik arayışı olduğunu vurguladı.
Kadınlar estetikli ve yapılmış yüz görüntüsünden ziyade daha genç, daha doğal ve daha sağlıklı görünen bir yüze sahip olmak istiyor” dedi
Hedeflenen doğal güzelliğe en etkili yöntemler ;
Yanlış bilinenin aksine dolgu ve botoksun, doğru uygulandığı takdirde hedeflenen doğal güzelliği elde etmek için kullanılan en etkin yöntemler olduğunu ifade eden Uzm.Dr.Asena BALTA, şunları söyledi: “Artık kadınlar yoğun iş hayatı koşuşturmacası içerisinde estetik ameliyatlara zaman ayıramamakta, daha basit ama cerrahiye yakın sonuçlar veren uygulamalar peşinde koşmaktadır. Enjeksiyon şeklinde çok kısa sürede uygulanan, herhangi bir iyileşme dönemine ihtiyaç duyulmadan günlük sosyal yaşantıya hemen dönmeye imkan veren dolgu ve botoks uygulamaları uzun yıllardır güvenle kullanılmakta ve yeni uygulama teknikleri sayesinde çok daha iyi ve doğal sonuçlar alınabilmektedir.”
Herkesin kırışma şekli farklı!
Dolgu ve botoksun ne olduğu tam olarak bilinmediğinden zaman zaman birbirleriyle karıştırıldığını anlatan Op.Dr.Asena BALTA, her iki yöntemin hem içeriklerinin hem etki mekanizmalarının hem de yüzdeki kullanım amaçlarının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu belirtti. Botoksun yüzdeki mimik kaslarını geçici olarak zayıflattığını, bu sayede ince mimik çizgilerinin yumuşamasına ve kırışıklıkların azalmasına neden olduğunu kaydeden Op.Dr.Asena BALTA, botoks ve dolgu uygulamalarında dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle özetledi: “Botoks uygulamaları hastaya özgü olmalıdır. Herkesin mimik alışkanlıkları, mimik kaslarının kuvveti birbirinden farklıdır. Bu nedenle de herkesin kırışma şekli farklı farklıdır. Hastaya göre belirleyeceğimiz tedavi planıyla çizgileri azaltmayı ve yumuşatmayı sağlarken doğal yüz görünümünü de korumayı hedefliyoruz. Botoksun, yaklaşık 4-6 ay içerisinde etkisi azalarak kaybolur ve bu dönem sonunda uygulama tekrarlanır. Dolgular ise daha çok yüzde hacim kaybı olan bölgelerde tercih edilir. Çok farklı maddelerden üretilen dolgu maddeleri mevcuttur. Bunlar içerisinde bugün en güvenli olduğu bilinen ve normal dokuya benzerliğiyle en doğal sonucu veren hyaluronik asit içeren dolgulardır. Aslında insan vücudunda da bulunan hyaluronik asitin labaratuvar ortamında yüksek teknolojiyle üretilmesi sonucu elde edilen dolgular enjektör içerisinde uygulamaya hazır halde kullanıma sunulmaktadır. Normal insan dokusuna en uyumlu olan, en az reaksiyon ve allerjik etkilere sebep olan hyaluronik asit dolgular uygulandığı bölgede 12-18 ay kadar kalarak etkilerini göstermektedir. Vücutta erimeyen ve kalıcı olan dolguların ise çok fazla reaksiyona sebep olduğu vücudun bunları kabul etmeyerek tedavisi zor komplikasyonlara sebep olduğu görülmüştür. Bugün dünyada kalıcı dolgular tamamen terk edilmiştir.
Botoks un ve dolgunun etkileri ve uygulama alanları birbirinden farklı olmakla birlikte çoğu zaman bir arada kullanılmaktadır. Yüzdeki yaşlanma etkileri bir bütün olarak düşünüldüğünde bu iki uygulama birbirini tamamlayıcıdır ve kombine olarak uygulandığında yüzün bütününü gençleştirirken yüzün estetik üniteleri arasında daha doğal ve yumuşak geçişler elde etmeye olanak verir.
Dolgu ve botoks uygulamalarından en iyi sonucu alabilmek için, bilinçli hasta, deneyimli uygulayıcı ve doğru ürün üçgeninin tamamlanması gerekir.”
Botoks ve dolgunun kullanım alanları ;
• Mimik çizgileri yüzün daha çok üst yarısında oluştuğundan botoksun en çok uygulandığı yerler, kaş arası ve alındır. Ancak yüzde, bunlar dışında da uygulama alanları vardır.
• Dolgu uygulamalarından en çok faydalanılan bölgeler ise dudaklar, elmacık kemiklerinin üzeri, orta yüz bölgesi, göz altı oluğu, yanak-dudak kenarı arasındaki çizgiler, yanaklar, kaşlar ve çenedir .
Neden dolgu tercih ediliyor?
Yıllar içinde yaşlanan yüz hem hacim kaybetmekte hem de yerçekiminin etkisiyle bazı yapılar yer değiştirmektedir. Bunun sonucunda da yüzde bazı oluklar, çukurlar ve derin çizgiler oluşur. Bu çizgiler ince mimik çizgilerinden farklıdır. Yüz dolguları, sadece bu çizgileri doldurmak amacıyla değil ayrıca yüzün kaybolan hacmini yerine koyar, dokuları kaldırma (lifting) etkisiyle aşağıya doğru yer değiştirmiş yapıları tekrar eski yerlerine alır ve hyaluronik asitin cildi canlandırma etkisiyle deri kalitesini ve parlaklığını artırır.
Kaliteli dolgunun farkı ;
Piyasada çok sayıda hyaluronik asit dolgusunun bulunduğuna işaret eden Op.Dr.Asena BALTA, her üretici firmanın bu ürünü farklı teknolojiler kullanarak ürettiğini söyledi. Kaliteli bir dolgunun yüz gençleştirme etkilerini sağlarken uygulandığı dokuda yumuşak ve doğal bir his vermesi ve dokunulduğunda ele gelmemesi gerektiğinin altını çizen Op.Dr.Asena BALTA, “Bunları sağlayan üst düzey teknolojiyle üretilmiş, çok kaliteli dolgu maddeleri bulunmaktadır. Bir hekim tarafından uygulanması gereken bu dolgular hakkında uygulama öncesinde mutlaka doktorunuzdan detaylı bilgi isteyin” dedi.
Daha detaylı bilgi için sizleri kliniklerimize bEkleriz.
Estetikte Yapılan 5 Hata
Güzelleşmek için bıçak altına yatıp acı çektikten sonra hayaline kavuşan da var, hayal kırıklığı yaşayan da. Hatalı estetik operasyonlar kişinin hem sağlığını hem psikolojisini etkiliyor. Hatalı operasyonu düzeltmek için yapılacak ikinci uygulama da işe yaramadığı gibi, kötü sonuçlar doğurabiliyor.
Uyumsuz burun
Burun operasyonlarında rastlanan en büyük hata; doğal olmayan, çok fazla kalkık, yüze uyumsuz ve ameliyatlı olduğu açıkça görülen burunlar. Burun ameliyatlarının plastik cerrah olmayan hekimlerce yapılması bu hatayı kaçınılmaz kılabiliyor.
Bazı doktorların hava yolunu açarken burundan gereğinden fazla kemik ve kıkırdak aldığını, açıkta kalan kemikleri yaklaştırmadan operasyonu sonlandırdığını ifade eden görüşlerini şöyle aktarıyor; “Eğri kısımları düzeltmek yerine çıkarıp alınması hatadır. Bu, zaman içinde sorun yaratabilir. Bir başka hata da nefes alma problemi olanların önce nefes yolu açma, sonra burun estetiği ameliyatı yaptırmalarıdır. Nefes yolu açma uygulamasında kıkırdak doku alınır, sonraki ameliyat için yeterli doku kalmamış olur.
İki ameliyata ihtiyacı olduğunu düşünenler ikisini bir arada yaptırmalı. Burun ameliyatlarıyla ilgili oluşabilecek diğer bir sorun da açık burun ameliyatları sonrasında iki burun deliğinin arasında iz kalmasıdır. Bu duruma, özellikle esmer tenlilerde sık rastlanır.”
Başlıca burun estetiği hataları
-Hiç doğal görünmeyen, fazla kalkık, yüzle uyumlu olmayan burunlar.
-Fazla kıkırdak ve kemik alındığı için çok kötü görünüme sahip burunlar. İlerde bunu düzeltmek için kaburgadan kemik ya da kulaktan kıkırdak alınması gerekir.
Kötü liposuction
Liposuciton ameliyatlarında yapılan en büyük hata, hastayı zayıflatmak amacıyla gerekenden çok daha fazla yağ çekilmesi. Prof. Dr. Kışlaoğlu anlatıyor; “Liposuction, zayıflatma değil, şekillendirme ameliyatıdır.
Burada amaç, fazlalıklar nedeniyle şekil bozukluğu olan bölgeleri daha biçimli hale getirmek olmalı. Fazla yağ çekilmesi, öncelikle hastanın sağlığı açısından büyük risk demektir. Liposuction ameliyatı sonucunda bazı şekil bozuklukları ve deformasyon oluşabilir. Derinin belirli bir küçülme kapasitesi vardır, bu kapasitenin üzerine çıkıldığında sarkıklıklar, çukurluklar meydana gelir.”
Başlıca liposuction hataları
-En önemli risk, yanlış yapılan ameliyat sırasında veya sonrasında damarlarda pıhtı oluşması, akciğerlerde tromboemboli’ye neden olması. Bu, öyle bir hatadır ki, kişiyi ölüme götürebilir.
-Bilinçsiz bir cerrah düzgün olmayan, çukurlu görünümler ortaya çıkarabilir. Karın bölgesine yapılan yanlış liposuction ameliyatları nedeniyle sarkmalar meydana gelebilir.
-Özellikle ileri yaştaki hastalarda, diz kapağının üzerinden yağ alma işlemi doğru yapılmazsa buradaki deri, dizin üzerine sarkabilir.
-Doğru uygulanmazsa liposuction ciddi yanıklara bile neden olabilir.
Doğal olmayan meme
Meme büyütme ameliyatlarında en büyük sorun, hasta-doktor arasında doğru iletişimin sağlanamaması ve meme ölçüsünde ortak bir karara varılamaması. Bunun sonucunda, hasta yeni ölçüsüne alışamayabiliyor ya da başta beğense bile sonra taşıyamıyor. Özellikle çok büyük protezler doğal sonuçlar vermiyor.
Başlıca meme estetiği hataları
-Doğal olmayan, uzaktan bakıldığında sert iki küre gibi duran memeler.
-İki meme arasında eşitsizlik.
-Protezlerin, zamanla hastayı rahatsız edecek kadar büyük olması.
-Zorlanarak konan protezlerin komplikasyonlara neden olması. Örneğin nadir rastlansa da protezin çevresinde vücut sert bir zırh oluşturabiliyor.
Yanlış dudak dolgunlaştırma
Burun gibi dudakta da yapılacak en küçük bir hata anında belli oluyor. dudak dolgunlaştırmak amacıyla kişinin kendi dokusunun kullanılabileceğini veya hyalüronik asit gibi doğal maddelerin tercih edilebileceğini söylüyor.
Başlıca dudak dolgunlaştırma hataları
-Çok yapay ve şiş görüntü.
-Vücutla uyumlu olmayan dolgu maddelerinin yol açtığı, hem görünüm hem de sağlık açısından sorun yaratan komplikasyonlar.
Hatalı saç ekme
Saç ekme basit gibi görünebilir ama hem hasta hem doktor açısından son derece önemli ve dikkat isteyen bir operasyon. Mikroimplantasyon yönteminde her bir saç kökü, tek tek alınarak ekiliyor. Bu işlemde sabır gösterilmezse ya da tecrübeli ellerce yapılmazsa birçok sorun çıkabiliyor. Saçlar; alın ve şakaklardaki girintilere sadık kalınmadan ekildiğinde, başın üst kısmında toplanan saçlar çember şeklinde, peruğabenzeyen bir görüntü oluşturabiliyor.
Başlıca saç ekme hataları
-Peruğa benzeyen, doğal olmayan görüntü.
-Saç köklerinin tek tek değil, bir arada ekilmesinden dolayı, bir kökten fışkıran onlarca tel.