Ozon tedavisi
Bazı hava olaylarında ultraviyole ışınlarının, sis ve dumanın etkisi ile oksijen basıncı artması sonucunda soluduğumuz havada ozon oluşabilmektedir. Bu nedenle ozon kirlilik ölçümünde kullanıldığından halk arasında yanlış anlama sonucu kirliliğin nedeni olarak ozon gazı kötü bir gaz olarak algılanmaktadır.
OZON TERAPİ NEDİR ?
İnsanoğlu ozonu atmosferde yoğunluğu azalmış OZON DELİĞİ ile tanırken onun tedavi edici muhteşem özelliği daha geri planda kalmıştır.
Ozon, tıpta hastalıkların tedavisinde 150 yıldan fazla zamandır uygulanmaktadır.
OZON GAZI kullanılarak yapılan iyileştirici tedavilere “ozon terapi” denilmektedir.
Tedavi yöntemleri içerisinde MUCİZE sözcüğünü hak eden belki de sadece ozon terapidir. Ozon terapi bazı hastalıklarda ana tedavi yöntemi olarak kullanılırken, bazı hastalıklarda tedaviye destek ve tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır.
Ozon göklerden gelen şifadır. Güçlü bakteri, virus ve mantarları öldürücü etkisi, bağışıklık sistemini düzenleyici etkisi (immünomodülatör etkisi), oksijenin dokulara taşınması ve salıverilmesi üzerine olan olumlu etkisi, hızlı ve etkili yara iyileştirici özellikleri sayesinde medikal ozon gazı çok geniş hastalık yelpazesinde kullanım imkanı bulmaktadır. .
Ozonun Kullanıldığı Hastalıklar
Yaşlılıkta ozon tedavisi (Alzheimer, Demans, Parkinson, Bağışıklık Sistemini Güçlendirme Damar Tıkanıklığı,)
İyileşmeyen yaralar (Diabetik Ayak, Decubit Yaraları, Enfeksiyona Bağlı Yaralar, Yanık Yaraları)
Kronik hastalıklar ( Yüksek Tansiyon, Şeker Hastalığı)
Nörolojik hastalıklar (Migren, Vertigo (baş dönmesi), Epilepsi, Bunama, Spastik Çocuklar)
Cilt ve saç hastalıkları (Ürtiker, Saç Dökülmesi, Saç Yağlanması, Egzama, Sedef, Ter Kokusu)
Solunum sistemi hastalıkları (Astım, Bronşit, KOAH)
Kas, eklem ve romatizmal hastalıklar (Diz ve Eklem Kireçlenmeleri, Romatizmal Ağrılar, Menisküs Yırtıkları, Bel Fıtığı, Boyun Fıtığı)
Virüslerin yol açtığı hastalılar (Domuz Gribi, Kuş Gribi)
Mide ve barsak hastalıkları (Ülseratif Kolit, Crohn Hastalığı, H, Pylori Tedavisi)
Kadın hastalıkları (Menapoz etkilerini azaltmak, Kısırlık ve Tüp Bebek tedavilerini desteklemek)
Göz hastalıkları (Sarı Nokta Hastalığı)
Karaciğer hastalıkları (Sebebi bilinmeyen karaciğer enzim yüksekliği, Hepatit B, Hepatit C)
Kanserin önlenmesi ve tedavisi
Böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesi
Selülit tedavisi
Kronik yorgunluk sendromu
Stresle mücadelede
Detoks (toksinlerden arınma) amaçlı
Anti aging (yaşlanmaya karşı) amaçlı
Cinsel fonksiyonların düzenlenmesi
Sporcularda performans arttırıcı
NASIL ETKİ EDER ?
Mikrobik Hastalıklarda;
Ozonun en iyi bilinen özelliği olan bakteri, mantar, parazit ve virüs gibi mikroorganizmaları öldürme etkisi sebebiyle, enfekte olmuş yaralarda, tüm enfeksiyon hastalıklarında direkt öldürücü özelliğinden yararlanılır.
Vücudumuzdaki beyaz kan hücrelerinin (savunma hücreleri) hem sayısını hem de fonksiyonlarını arttırarak vücudun savunma sistemini güçlendirir.
Birçok enfeksiyon hastalıklarında dışarıdan verilen ve bu sırada oldukça fazla yan etki gösteren interferon; ozon terapi ile vücutta (endojen) olarak çok fazla miktarda üretilmektedir.
Bağışıklık sistemi bozukluklarında Ozon terapi, farklı doz ve yöntemlerle, bağışıklık sistemi üzerine aktivasyon, modülasyon ve süpresyon etkisi gösterebildiğinden bağışıklık sistemi (immün sistem) bozulması ile ortaya çıkan hastalıklarda tedavi edici ve / veya destekleyici etkisi vardır.
Oksijenlenme Bozukluklarında;
Alyuvarların (kanda oksijen taşıyan kırmızı hücreler) elastikiyetini artırarak kılcal damarlardan geçişini kolaylaştırır. Kanın dokulara oksijen bırakma yeteneğini artırarak organların ve dokuların oksijenlenmesini artırır.
Dokulara oksijen taşınması ve salıverilmesi yönünde olumlu etkisinden dolayı, tüm dolaşım bozukluklarında tek başına tedavi edici özelliği mevcuttur.
Ağrılı Durumlarda;
Kimyasal akupunktur olarak da adlandırılan lokal ozon terapi uygulamalarında , oksijenlenme sağlamasının yanında, ödem çözücü, ağrı giderici özelliği ile tüm kas eklem ağrılarında muhakkak uygulanması önerilmektedir.
Kanserde;
İnsanlar, birçok nedenden dolayı oksijen yetersizliği çekerler. Örneğin; sigara içme, uzun süre hava kirliliğine maruz kalma, stres, hareketsiz yaşam, akciğer ve kalp-damar hastalıkları, doğal olmayan gıdalar, derin nefes alamamak ve yetersiz egzersiz gibi…
Hücresel oksijen yetersizliğinin, kansere yol açtığı aynı zamanda kanserin yayılmasını da kolaylaştırdığı bilimsel çalışmalarla da gösterilmiştir
Ozon terapi, kanser tedavisinde oksijenlenmeyi sağlayarak hızla büyüyen kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engellerken, bağışıklık sistemini uyararak ta vücudun kendi kendine kanser hücrelerine karşı savunmasını arttırır.
Aynı zamanda kemoterapi ve radyoterapi gören hastalara destek amaçlı ozon terapi uygulandığında yan etkilerini en aza indirirken bu tedavilerin etkisini de güçlendirmektedir.
Toksinlerden Arındırmada (Detoks edici özelliği)
Soluduğumuz hava, yediklerimiz ve içtiğimiz su, toksinler ve kirletici maddeler yavaşça vücudumuza girerler ve cildimiz vasıtası ile emilirler.
Yağ dokusunda biriken toksinler ve kimyasallar, yavaş yavaş, sağlıklı doku ve hücreleri yok ederler ki, bu durum, hem birçok hastalığın hem de yaşlanmanın sebebidir.
Detoks edici özelliği ile vücudumuzdaki kimyasal maddelerin temizlenmesine yardımcı olur. (Kurşun, civa gibi ağır metal zehirlenmeleri, böcek öldürücüler, ilaç atıkları, asidik maddeler, tarım ilaç kalıntılarının atılmasını hızlandırır.)
NASIL UYGULANIR ?
Ozon terapide çok fazla sayıda uygulama yönteminin olması tedavi açısından hastalara alternatif sunar. Seçilen tedavi yöntemi hastaya ve hastalığına göre değişebilir.
1. Majör Otohemoterapi
En çok bilinen ve en çok uygulanan yöntemdir. Hastadan alınan 50-100 ml kanın; hastaya ve hastalığa göre değişebilen, doktorunun belirlediği dozdaki ozon gazı ile karıştırılarak hastaya tekrar geri verilme işlemidir.
2. Minör Otohemoterapi
Hastadan alınan 3-5 ml kan belirlenen dozda ozon gazı ile karıştırılarak kas içi yol ile geri verilir. Ozon aşısı da denilen bu yöntem bağışıklık sisteminin güçlenmesini istediğimiz durumlarda özellikle uygulanması gereken bir yöntemdir.
3. Torbalama (bagging)
Daha çok ayaklar, bacaklar ve kollar özel bir plastik torba içine yerleştirilir. Öncelikle kol veya bacaklar ıslatılıp içi ozon gazı ile doldurularak bekletilmesi şeklinde uygulanır. Bu metod iyileşmeyen enfekte yaralar başta olmak üzere pek çok cilt hastalıklarında uygulanmaktadır.
4. Ozonun Kas ve Eklem İçi Enjeksiyonu
Ozon gazı ilgili kas dokusu içine veya eklem içine enjekte edilir.
5. Rektal ya da Vajinal Ozon Uygulaması
O3 gazının makattan (rektal insuflasyon) uygulanmasıdır. Hasta hafif şişkinlik dışında acı hissetmez. Erişkinlerde bağırsaklarla ilgili hastalıklarda uygulanırken, çocukların bütün hastalıklarında majör otohemoterapi yerine bu yöntem tercih edilir.
Genital enfeksiyonlarda bayan hastalarda vajinal insuflasyon uygulanır.
6. Cilt Uygulamaları
Ozon gazının farklı hastalıklarda farklı bölgelere olmak üzere cilt altına, selülitte yağ dokusu içine, yara kenarına, keloidin kenarına gibi yerlere enjeksiyonu şeklinde uygulanmasıdır.
7. Kulaktan Ozon Uygulamaları
Ozon gazının dış kulak yolundan özel bir aparatla verilmesidir. Kulak zarının sağlam olduğu durumlarda uygulanabilir.
8. Burun Yolu ile Ozon Uygulamaları
Ozon gazı solunum yolları için toksik bir gaz olduğundan ozon gazını hastaya direk solutmak risktir. Ancak ozon gazını yağdan geçirterek ortaya çıkan ve solunum yolları için yararlı bir gaz olan OZON gazının, geliştirilmiş özel bir aparatla hastaya solutma işlemidir.
9. Kupa (cupping)
Eskilerin “bardak veya şişe çekme” adı verilen yönteme benzer şekilde ozon uygulamasıdır.
10. Ozonlanmış Yağ ve Su ile Yapılan Uygulamalar
HANGİ DURUMLARDA UYGULANMAZ ?
Doğru yöntem ve doz belirlendiğinde OZON TERAPİNİN BİLİNEN YAN ETKİSİ YOKTUR.
Yine de;
Favizm (G 6 PDH eksikliği)
Hipertroidi (Troid bezinin aşırı çalıştığı durumlar)
Aşırı alkol tüketenlere
İleri derecede kansızlığı olanlara
Kanama eğilimi olan hasta ve hastalıklarda (Hemofili, Kanama – Pıhtılaşma Hastalıkları)
Kalp krizini yeni geçirmiş hastalara
Kanaması devam eden beyin felci hastalarına
Gebeliğin ilk 3 ayında olan hastalara
Genel durumu bozulmuş ileri evre hastalıklarda
OZON TERAPİ DİKKATLİ VE KONTROLLÜ YAPILMALIDIR.
Ozon Tedavisine Başlamadan Önce ve Ozon Tedavisi Sırasında Hastalarımızın Dikkat Etmesi Gerenler;
Ozon tedavisi kimyasalları etkisiz hale getireceğinden dolayı eğer şu an aktif olarak ilaç kullanıyorsanız (tansiyon ilacı, insülin, doğum kontrol ilaçları, reçeteli ilaçlar vs.) ilaçlarınızı ozon tedavisine 4 saat kala ve ozon tedavisinden 4 saat sonra almanızı tavsiye ediyoruz.
Eğer şu anda devam eden kemoterapi tedaviniz varsa, bu tedaviden sonra ozon tedavisi almak için en az 4 gün beklemenizi tavsiye ediyoruz.
Ozon tedavisinden en az 8 saat önce alkollü içecek tüketmeyiniz.
Hamileliğiniz süresi içinde size ozon tedavisi uygulayamayacağımız için hamilelik durumunuzdan emin olmalısınız,
Vitamin C Ozonun etkisini yok ettiğinden dolayı ozon tedavisinden bir saat önce ve ozon tedavisinden 1 saat sonra vitamin C içeren herhangi bir şey almayınız.
Ozon tedavisi sürecinde bol sıvı almanız ozon tedavisinin etkinliğini arttıracaktır.
Ozonun Keşfi ve Tarihçesi
Yunancada “Tanrının nefesi” anlamına gelen ozon (Oȝ), Latince’de keskin bir kokusu olan anlamına gelen “Ozein” kelimesinden türetilmiştir.
1500’LÜ YILLARDA KRALİÇE ELIZABETH’in, fırtınalı havalarda bahçeye koydurduğu içi su dolu bakır kazanların yıldırım çekmesi ile oluşan suda (ozonlu su ile ) yıkanarak genç kaldığı rivayet edilmektedir.
Özellikle şimşek ve yıldırımların oluştuğu fırtınalardan sonra taze hava kokusu diye içimize çektiğimiz havada bu hissi yaratan, bulutların elektriklenmeleri esnasında meydana gelmiş olan ozondur.
Ozon ilk kez 1785 yılında kimyager Martin Von Marum tarafından fark edilmiş, ancak Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein (1799-1868) tarafından 1840 yılında keşfedilmiştir.
Keşfinden sonra dezenfeksiyon alanında yaygın kullanılmaya başlanmıştır.
Çok güçlü okside etme ve çok etkili dezenfekte etme özelliği sayesinde, Dünyada pek çok ülkede içme suyu sağlayan arıtma tesislerinde mikrop öldürücü olarak kullanılır.
Ozon klordan 3125 kat daha dezenfektan etkiye sahiptir.
Sadece mikroorganizmaları öldürmekle kalmaz tüm mikroorganizmalar ve toksinlerini de okside edebildiğinden toksin giderme amaçlı da kullanılır.
1856 yılında ameliyathane dezenfeksiyonunda kullanılmaya başladı.
1860’da Monaco’da suların ozonla temizlenmesine başlandı. Ozonun, bakteri ve virüsleri öldürmenin yanı sıra sudaki koku ve kötü tadı da ortadan kaldırdığı görüldü.
1900 yılında Nicola Tesla, ilk ozon jeneratörünün patentini aldı. 1902’de H.J. Clarke ozonun anemi, kanser, diyabet, influenza ve morfin zehirlenmesinde kullandı.
1915’tde Dr. Albert Wolf, 1. Dünya Savaşı sırasında gangren ve yaraları ozonla tedavi etti.
1926’da Dr. Otto Warburg Berlin’de kanserin hücre düzeyinde oksijen azlığından meydana geldiğini bildirip, bu saptaması ile 1931 ve 1944 Nobel ödüllerini aldı. Bu alandaki ödülü arka arkaya 2 kez ödül alan tek kişi olarak tarihe geçti.
1957’de Dr. J. Hansler kendi medikal ozon jeneratör patenti aldı.
1961’de Hans Wolf’ün tanıttığı bugün uygulanan ozon terapi teknikleri kullanılmaya başlandı.
1977’de Dr. Renate Viebahn ozonun vücuttaki etkilerini teknik olarak açıkladı.
1979’da Dr. George Freibott ilk AIDS hastasını ozonla tedaviye aldı.
1980’de Dr. Horst Kief, ozonla AIDS tedavisinde başarı kazandığını öne sürdü.
Ozon, 1992’den bu yana da Rusya’da yanık tedavileri başta olmak üzere tüm hastalıklarda kullanılıyor.
2003 yılından beri Türkiye’de özellikle kanser olmak üzere, astım, diabet, iyileşmeyen yara ve kolit, romatizmal hastalıklar, hepatit gibi enfeksiyon hastalıkları gibi pek çok hastalıkların tedavisinde başarıyla uygulanmaktadır.